Yıldızlarla misket oynayan bir adam vardı, güneşi hep sağ cebinde taşırdı.
Bir gün, herkes uyurken çığlık attı karanlığa. Güneş ürktü.
Bir gün, herkes uyurken çığlık attı karanlığa. Güneş ürktü.
Yere düştü sağ cepten. Herkes oraya geldi. Her gelene bir yıldız verdi adam. Yıldızı alanlar gece karanlığında dokundular güneşe, eli yanmıyordu kimsenin. Gözleri kamaşmıyordu. Güneşe dokunduğuna da şaşırmıyordu hiç kimse. Yıldızları dağıtırken güneşimsi bir parıldama oluyordu adamın gözlerinde.
Sanki yüz binlerce yıldız vardı cebinde. Nasıl olduğunu anlayamamıştık o gün. Meğer adam her gece Kaf Dağı’nın Arkası’na gidip yıldız topluyormuş uçsuz gökten.